| 
                       | 
                  
             1Bu haftaki Erzurum Gazetesi için hazırladığımız yazımız. 
10.12.2001 
Dr.Ali Kurt 
"SARIKAMIŞ" 
"Doğu Anadolu bölgesinde ilkçağ tarihi hakkında yapılan bilimsel 
çalışmalarda bir eksiklik söz konusudur. Özellikle bölgenin kuzey 
bölümünde bu daha fazla kendini göstermektedir. Bölge ile ilgili 
yapılan çalışmaların büyük bir kısmı yazılı kaynaklara dayanmaktadır. 
Bu kitapta Doğu Anadolu Bölgesinin Kuzeydoğu bölümünün içerisinde yer 
alan Sarıkamış ve çevresini tarihi ve arkeolojik yönden incelemeyi 
amaçladık. Daha önce Anadolu'nun M.Ö. I. Bin dönemin siyasi yönden 
ele alıp incelemiştik." 
Ne kadar çok tarihi eser işgal döneminde alınıp götürülmüş. 
Bunların bir kısmı Moskova, Petersburg gibi Rus şehirlerinde iken 
önemli bir bölümü de Gürcistan'da. "Sarıkamış'dan Kars'a uzanan yol 
ise şüphesiz bölgenin en önemli yoludur. Anadolu'yu Kafkaslara 
bağlayan doğal bir yol ağıdır. Horasan'dan sonra Aras ırmağının 
sağladığı elverişli vadiyi takip ederek Karakurt boğazına ulaşan yol, 
çam ormanlarının arasından Sarıkamış'a varır. Urartu yazıtlarında bu 
bölgeye `Geçit Ülkeleri' denilir". Erzurum Kars Tiflis yolundan 
bahsediliyor. Geçit ülkesi, iki ayrı çağrışım yapıyor. Birincisi 
bölgenin tarihi eserlerinin Ruslar tarafından bu yol kullanılarak 
aparılması, ikincisi ise Erzurum'un bir geçit üzerinde olması 
vasfının Urartu belgelerinde de yer bulması. Yani, `Erzurum bir 
geçidi bekler' dediğimizde beşbin yıl önceki kaynaklara atıfta 
bulunabiliriz. 
Sevgili okuyucular bugün sizlere, kıymetli araştırmacı bilim 
adamı Alparslan Ceylan tarafından yazılan ve yazarınıza da bir 
nüshası lütfedilen "Sarıkamış, Tarihi ve Arkeolojik Araştırmalar" 
adlı kitaptan bahsetmeye çalışıyoruz. 2001 kasımında Erzurum'da 
basılan kitap 134 sayfa. Sarıkamış'ın Coğrafi Durumu, Sarıkamış'ın 
Tarih Öncesi Çağları, Sarıkamış ve Çevresinin Tarihi Çağları, 
Araştırılan Merkezler ve Sonuç bölümlerinden oluşan eser 113 adet 
yazılı kaynakla desteklenen iyi planlanmış bir saha çalışması. Bölge 
karış karış gezilmiş ve kitap 20 levha, 27 fotoğraf, 2 harita ile 
desteklenmiş. Yazarın daha önce yaptığı konuya ilişkin yayınlarının 
kaynaklar arasında bulunmaması, yer almaması eksiklik bize göre. 
Nitekim yazar önsöz'de konuya ilişkin diğer bazı araştırmaları 
bulunduğunu, bunların yayınlandığını belirtiyor, ancak ad ve 
bibliografik bilgi vermiyor. 
Strabon, Homeros, Ksenefon gibi tarih ve coğrafyacıların 
yazdıklarının yanısıra bölge de dile geliyor ve kaleler, kuleler, 
mağaralar duvar resimleri, mezar yapıları, yazılı kayalar gibi 
tarihçinin gerçek malzemelerinden doğrudan doğruya yararlanılarak 
birinci elden bir çalışma ortaya konuluyor. Yazarın Van, Tercan, 
Oltu, Çayırlı gibi, bölgedeki diğer sahalarda da araştırmaları 
olduğunu, bunların bir kısmının makale halinde yayınlandığını 
biliyor, bazı bölgelerle ilgili yeni buluşlarını eski bulunmuşlarla 
bir araya getirdiği monografilerinin de sırayla yayınlanacağını 
umuyoruz. Böylece Erzurum bölgesinin dip tarihi belgeye bağlanmış 
olacak. 
Bölgede ve yakın çevresinde yer alan Toprakkale, Kızkalesi, 
Yoğunhasan (Karapınar) Kalesi, Yoğunhasan Kaya Mezarı, Kırankaya 
(Asboğa) Kalesi, Taşlıgüney Kalesi ve Kaya Odaları, Micingert 
(İnkaya) Kalesi, Zivin (Süngütaşı) Kalesi, Sırataşlar Kalesi, Köroğlu 
Kalesi, Düzmeşe Obsidyen Merkezi tek tek özetlenmiş. 
Bir bakıma su yollarının medeniyetin gelişme ve yayılması 
üzerindeki tesirlerini gösteren bir yeni çalışma. Sadece o mu. Doğal 
kaynakların değerlendirilmesi, Sarıkamış'tan Kerkük yörelerine 
yapılan obsidiyen ihracatı, Su yollarının coğrafi yapı ve devletlerin 
durumuna göre bazen medeniyetlerin gelişmesinde, ticaretin 
canlanmasında olumlu etkileri yanısıra bazı hallerde de sınır teşkil 
etmesi halleri ortaya konuluyor. Dikkatli okunduğunda bir bölge 
monografisi olmanın ötesinde coğrafyanın tarih üzerindeki izlerini de 
bulabildiğimiz orijinal bilimsel bir kaynak eser elimizdeki. Kıymetli 
okuyucular, yazarınız böyle önemli bir yayını ilk okuyanlardan biri 
olmaktan dolayı oldukça mutlu. Takdim yazısındaki "Kıymetli kardeşim 
Ali Bey'e sevgilerimle" yazısı, yazarın abisi Rıza Nur Ceylan ile 
eskiye dayanan arkadaşlığımız ve liseden aynı devre oluşumuz 
hatırlanırsa Alpaslan Bey biraz gençleştirmiş yazarınızı. 
Erzurum yöresinin dip tarihi denildiğinde akla öncelikle Karaz 
kültürü gelir. Erzurum şehrinin ondört kilometre batısında yer alan 
Kahramanlar köyündeki Karaz höyüğünde karakteristiklenen bu medeniyet 
MÖ 3. binde, Tunç çağı kültüründe Kafkaslar'dan Lübnan'a kadar geniş 
coğrafyada egemen olmuştur. 67.sayfada: "MÖ III. Binde ilk tunç çağı 
kültürü veya Karaz kültürü adını verdiğimiz kültürün bölgeyi 
etkilediğini söylemek mümkündür. Sarıkamış çevresinde yaptığımız 
araştırmalar sırasında Yoğunhasan kalesinde ve Toprakkale'de Karaz 
kültürünün örneklerini saptamış bulunmaktayız" deniliyor. Nitekim 
Toprakkale'den bahseden bağımsız bölümde "Keramik verileri Karaz 
kültürüne ve Urartu Çağına aittir" denilerek durum ekte sunulan iki 
levha ile tescil ediliyor. Tabii ki erbabı için. Bizim gibi amatörler 
ise Karaz höyüğünden örnek konulmadığından mukayese yapma imkanına 
sahip olamıyoruz. 37 sayfada "Bölge MÖ II.binde, bu bin yıla 
damgasını vuran, Transkafkasya'dan Filistin'e, Elazığ Malatya 
çevresinden Kuzeybatı İran'a kadar yayılım alanı bulan ilk tunç çağı 
kültürü veya Karaz kültürü adını verdiğimiz kültürün uzun bir süre 
etkisinde kalmıştır" derken 32. sayfada "Karaz kültürü yerleşmeleri 
olan bu kazı alanları her ne kadar Erzurum bölgesindeyse de geniş bir 
yayılım alanı bulan bu kültürün etki alanında Sarıkamış ve çevresinin 
de bulunduğu şüphesizdir" denilmekte. Yazar yer yer Sarıkamış dışına 
çıkma zorunda kalmakta. Böylece yöreyi izah edebilmek için Arpaçay'da 
bulunan Küçük Çatma köyü kurganlarına kadar uzanmakta, ancak her 
nedense bu kültüre adını veren Karaz höyüğü, belki kitabın hedef 
kitlesinin bildiği kabul edildiğinden, anlatılmamaktadır. Kitabın 
sonunda rastladığımız dizin ise bilimsel bir kitapta bulunması temel 
şart olan bir bölüm ancak ne yazık ki çokları bunu gereksiz 
zannediyorlar. 
Aziz dostlar, elimizdeki kitap, yöre tarihini yeniden ve daha az 
eksikle yazma yolunda önemli bir adım. Bu tür yayınların artması 
çevremizi daha iyi algılamamızı sağlayacak. Atatürk Üniversitesinin 
bu tür yayınlarının artması temennimizdir. Yazarı tebrik ediyor, yeni 
çalışmalarını bekliyoruz. 
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:39 - 
 
             | 
              
          
                  | 
                       | 
                  
             2Dip tarihi çalışmaları ile tanınmış  Erzurumlu hemşehrimiz Dr.Alparslan Ceylan'ın 2001 yılında neşrettiği kitap. 
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:39 - 
 
             |