Fethullah Gülen

Fethullah Gülen

Fethullah Gülen (1941 - .... )

Fethullah Gülen, 27 Nisan 1941'de, Erzurum ili, Hasankale (Pasinler) ilçesi, Korucuk köyünde dünyaya geldi. Erzurum'da Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi ve onun çağdaşlarından dersler aldı. Başta Edirne, İzmir olmak üzere bir çok şehirde İmamlık ve Hatiplik yaptı. Said Nursi Hazretlerinin eserlerini kendi ilmi birikimiyle açıklayan bir çok eserleri vardır. Eğitime çok büyük önem veren Gülen, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bir çok önemli eğitim kurumunun açılmasına öncülük yapmıştır.

Fethullah Gülen

(1941 - .... )

Fethullah Gülen, 27 Nisan 1941'de, Erzurum ili, Hasankale (<bknz>Pasinler</bknz>) ilçesi, <bknz>Korucuk köyü</bknz>nde dünyaya geldi. 1946 yılında ilkokula başladı ancak babasının 1949 yılında <bknz>Alvar Köyü</bknz>'ne imam olması ve ailesinin oraya taşınması nedeniyle ilkokulu bırakmak zorunda kaldı ve daha sonra dışarıdan tamamladı. 10 yaşındayken Kur'an'ı hatmeden Fethullah Gülen, 14 yaşında ilk vaazını verdi.

1959 yılında Erzurum'dan Edirne'ye giden Fethullah Gülen, girdiği sınavları kazanarak 6 Ağustos 1959'da Üçşerefeli Camii imamlığına getirildi. Askerlik görevine 1961 yılında Ankara Mamak'ta başlayan Gülen, usta erlik dönemini geçirdiği İskenderun'da verdiği bir vaaz nedeniyle mahkemeye sevk edilerek aklandı ancak disiplin cezası alarak 10 gün askeri hapishanede yattı. Askerden sonra yaklaşık 1 sene Erzurum'da ailesinin yanında kalan, <bknz>Komünizmle Mücadele Derneği</bknz>'nin kuruluşunda bulunan ve <bknz>Halk Evi</bknz>'nin kadrosuna katılan Gülen daha sonra yeniden Edirne'ye döndü ve 4 Temmuz 1964 günü Dar'ül Hadis camiinde Kur'an Kursu öğretmeni ve fahri imam olarak göreve başladı.

1965'te Kırklareli merkez vaizliği, 1966'da İzmir merkez vaizliği görevlerinde bulunan Fethullah Gülen, İzmir Kestanepazarı Kur'an Kursunda hocalık yaptığı 1968 yılında, Diyanet görevlisi olarak ilk kez hacca gitti. 1972-74 yılları arasında Edremit merkez vaizliği, 1974-76 yılları arasında Manisa merkez vaizliği yapan Gülen, 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar da Bornova merkez vaizliği görevini sürdürdü. 1977 yılında görevli olarak gittiği Almanya'nın çeşitli yerlerinde konuşmalar yaptı ve konferanslar verdi; ilk sayısı Şubat 1979'da çıkan <bknz>Sızıntı Dergisi</bknz>'nde yazdı.

Fethullah Gülen, ihtilalin ardından Çanakkale merkez vaizliğine tayin edilse de rahatsızlığı yüzünden göreve başlayamadı ardından da ağırlaşan şartlar nedeniyle vaizlikten istifa etti. 1985 yılında Anadolu'yu dolaşan Gülen, altı yıl aradan sonra ilk vaazını 1986 yılında Burdur Büyük Çamlıca Camii'nde verdi ve 1991 yılı Haziran ayına kadar da haftalık ve aylık vaazlarını sürdürdü. 1988 yılında da <bknz>Yeni Ümit Dergisi</bknz>'nde yazıları yayınlanmaya başladı. 1993 yılında annesi Refia Gülen'i kaybetti.

Fethullah Gülen'in, aralarında Bulgar Trud Gazetesi ve Varna Televizyonu, Hollanda Televizyonu, Time Dergisi, Rus ORT Televizyonu'nun olduğu yabancı; Aksiyon ve Aktüel Dergileri, ATV, NTV, Show Tv, TRT, Kanal D, <bknz>STV</bknz> Televizyonları, Zaman, Cumhuriyet, Milliyet, Radikal Gazeteleri'nin olduğu Türk basın-yayın kuruluşlarında röportajları yayınlanmıştır.

ALDIĞI ÖDÜLLER

1995 - <bknz>Türk Ocakları Vakfı</bknz> "Nihal Atsız Türk Dünyası Hizmet Ödülü"

1995 - <bknz>Mehmetçik Vakfı</bknz> “Teşekkür Beratı”

1996 - <bknz>Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı</bknz> (TÜSİAV) “Hoşgörü Ödülü”

1997 - <bknz>Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı</bknz> (TÜRKSAV) “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü”

1997 - <bknz>Türk Eğitim-Sen</bknz> “24 Kasım Eğitim Özel Ödülü”

1998 - “<bknz>Türk 2000'ler Vakfı</bknz> Ödülü”

1998 - “<bknz>Hamdullah Suphi Tanrıöver Türk Ocakları</bknz> Kültür Armağanı”

1998 - “<bknz>İpekyolu Vakfı</bknz> Ödülü”

2001 - <bknz>Türkiye Yazarlar Birliği</bknz> “Üstün Hizmet Ödülü”

Fethullah Gülen

Fethullah Hoca'yı anlıyorum

Gazze'ye yardım filosu ile ilgili son çıkışından sonra Hocaefendi'nin bizleri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattığını düşünerek hayli üzüldüm. Sonra o ilk anların infial hali geçince oturup enine boyuna düşündüm. Düşündükçe gördüm ki Hocaefendi aslında tam olarak söylemesi gerekeni söylemişti. Tutarlılık tam da böyle bir demeci gerektirirdi.

Ben şahsen Hocaefendi hareketinin, -tabiatıyla- Bediüzzaman ekolü ile Nurettin Topçu'nun "Hareket" ekolünü birleştiren bir çizginin günümüzdeki yansıması olduğunu düşünüyorum.

Aşağıda, Mehmet Sılay'ın son kitabında anlattığı, Nurettin Topçu'nun hayatından bir kesit bulacaksınız. Burada anlatılanları Bediüzzaman'ın meşhur "euzubillahi mineşşeytani ves siyaseti" (Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah'a sığınırım) sözüyle birlikte düşünelim:

Dergi (Hareket) rayına oturduktan sonra, yayınevimiz sayesinde kitaplar da çoğalmaya başlamıştı. İstanbul'da kurulup, çatısı altında düzenli olarak seminer ve sohbetlerin verildiği, Anadolu Fikir Derneği şimdi de Ankara ve Erzurum'da kurulmalıydı.
Ebubekir Erdem, Kayserili Mehmet Doğan ve Ezel Erverdi otobüs biletlerini alıp yola çıkmadan önce;
- Memet, sen Hocaya yarın öğleden önce liseye öğretmenler odasına giderek ona uğrayacaksın ve aralık sayısı için başyazıyı isteyeceksin! Söyleyeceğin birşey var mı?
- Anlaşılmıştır, Allah yol açıklığı versin, sağlıkla gidip dönün. Ankara'da Ali Birinci, Göncüler, Doğan ve Niyazi Adalıya, Erzurum'da da Atilla Maraş, Şucaeddin Erdem, Bekir Soysal ve Mutlu Binol'le cümle yarana selam söyleyin! Özellikle Feyyaz ve Fehim İbrahimhakkıoğlu'na...
- Tamam, haydi eyvallah!
- Güle güle, Allah'a emanet!

Her taraf bembeyazdı, hele Sultanahmet...Kış İstanbul'a karla gelmişti. Amansız bir soğuk bastırmıştı, hemen herkes biraz nevazil veya gripti. Şapkamı kulaklarıma kadar indirip, parkamın bütün düğmelerini iliklemiştim. MTTB'nin köşesinden sola dönünce, İstanbul Erkek Lisesi görünüyordu. Cümle kapısındaki kar yeni kürelenmişti.
Önümü kesen nöbetçi öğretmen nezaketle sordu;
- Ne istediniz beyefendi?
- Nureddin Topçu Hoca'yla görüşmek için gelmiştim de...
- Şu anda derste olduğunu sanıyorum, ancak bir-iki dakika sonra çıkar. Buyrun öğretmenler odasına geçin lütfen...
Geniş ve tenha bir salondu, uygun bir yere iliştim. Duvar resimleri çok eskiydi, derse hazırlanan öğretmenler yüksek perdeden konuşuyorlardı. Çıkış zilini farketmemiştim. Göz açıp kapayıncaya kadar Hoca çıkagelmişti. Hemen ayağa kalktım.
- Hoşgeldin, nasılsın?
- Sağolun Hocam, siz nasılsınız?
- Niye uğradın, arkadaşların nerdeler, ne yapıyorlar?
- Son yazıyı almak için gelmiştim efendim. Arkadaşlar da Anadolu Fikir Derneği'nin şubelerini kurmak için önce Ankara'ya gittiler, sonra da Erzurum'a...
Daha ağzımdaki cümle bitmeden Hoca sözümü kesmişti.
- Ankara'ya gittiler ha...dernek için ha?
- Evet, efendim!
- Dernek kurmak için öyle mi?
- Evet efendim, ayrıca seminerler ve kitap çalışmaları...
Bu geniş açıklamamla aferin beklerken Hoca yeniden sözümü kesip azarlayan tonda ve vurgularla bütün arkadaşlarımı benim şahsımda tenkit edip haşlamaya başladı.
- Ne konuşuyorsun sen! Ne konuşuyorsun sen!
Sesini birden yükselten Hoca lafımı ağzıma tıkamıştı, gergindi. Hatta çok hiddetliydi, nerede hata yapmıştım, neye uğradığımı şaşırmıştım.
- Görüyorum ki, siz Ankara'nın yolunu tutmuşsunuz. Siyasetin yolunu tutmuşsunuz!
Dergi ve kitap hariç, ben sizinle birlikte değilim.
Sen kaçıncı sınıftasın bakayım? Söyle!
- Cerrahpaşa Tıb, ikinci sınıftayım Hocam!
- Sen harcanan kaçıncı nesilsin Ferruhlardan bu güne, biliyor musun? Hayır hayır dergi ve kitap dışında ben yokum, sizlerle birlikte değilim....
- Hocam siyasetle bir ilgisi yok arkadaşların! Bu girişim fikri ve edebi çalışmalara zemin hazırlamak için!
- Hayır efendim, Ankara'ya gidişin geri planında siyaset vardır...
(Kaynak: Sen harcanan kaçıncı nesilsin biliyor musun?)

Nurettin Topçu da, Bediüzzaman da siyaseten kazanılacak başarı neticesi ele geçirilecek devlet erki ile toplumu tepeden aşağı doğru tanzim etmeye fikrinin yanlış olduğu konusunda aynı fikirdelerdi.

Gardını almış müesses nizamın muhkem kalelerine tam da beklenen yerden hücum etmenin faydasının olmadığını görmüşlerdi.

Artık genç nesiller bu yolda boşa harcanmasın istiyorlardı.

Şimdi Fethullah Hoca da cemaatine, -tıpkı Nurettin Topçu'nun yaptığı gibi- sessizce, bir karşılık beklemeden, yaygara koparmadan bitmek tükenmek bilmez bir gayret ile çalışmayı salık veriyor.

Öngörülebilir olduğu için tehlikeli "reaksiyonu" değil, yapıcı, müspet, neticeleri düşman için bilinemez, önü kolay alınamaz "aksiyonu" tembihliyor.

Nurettin Topçu'nun dergisinin adı "Hareket" idi.

Fethullah Hoca'nın dergisinin adı "Aksiyon"...

Nurettin Topçu'nun yazılarında tarif ettiği isimsiz kahramanlar bugün dünyanın dört bir yanında cemaatin okullarının koridorlarında vazife icra ediyorlar.

28 Şubat'ın karanlık günlerinde yine canımızı yaktığını düşündüğümüz beyanatların sahibiydi hocaefendi. Ama 28 Şubat "reaksiyoner" İslamcı hareketin belini kırarken sadece bir kaç sene sonra 28 Şubatçıların belini kıran hocaefendinin "aksiyoner" hareketi olmadı mı?

Muhtemelen hocaefendi suni sancıyla zorlanmış bir erken doğum neticesi, bebeğin ölü doğması endişesiyle konuşuyor. Mesajı bizlere değil aslında, düşmanlara... Endişesi düşmanla ilgili değil aslında, bizimle ilgili!...

Bu yaklaşımın doğruluğu yanlışlığı tartışılabilir elbette ama en azından yazımın başında belirttiğim gibi bu kendi iç tutarlılığına sahip bir yaklaşımdır ve gayet anlaşılır gözükmektedir.

Allah'ın hesabı bizim mahdut aklımızla yapacağımız hesaptan çok ileridir.

Ve en doğrusunu Rabbimiz bilir.

Allah tüm müslümanlara, "müslüman feraseti" nasib etsin. Bizi doğru yoldan, kendi yolundan ayırmasın.

Salih Cenap
.

Fethullah Gülen

Hayatı [değiştir]Erzurum'un Pasinler ilçesi Korucuk Köyü'nde doğan Gülen'in babası Ramiz cami imamı, annesi Rafia ev hanımıdır. Gülen, altısı erkek, ikisi kız, sekiz kardeşin ikincisidir. İlkokul, ortaokul ve İmam Hatip Lisesini dışarıdan bitiren Gülen, Osman Bektaş'tan din eğitimi almıştır.[kaynak belirtilmeli]

Askerlik öncesi ve sonrasında olmak üzere Edirne Üç Şerefeli Camii'nde toplam 4 yıl imamlik yaptı. Ankara Mamak ve İskenderun'da askerliğini yaptı. Edirne sonrası Kırklareli'ne tayin olup bir yıl da burda vaizlik yaptı. 1966'da İzmir'e vaiz atanan Gülen, Kestanepazarı Camii'nde vaaz verirken Kur'an Kursu idarecilik görevinde de bulundu. Gezici bölge vaizi statüsü ile Ege Bölgesi'nin değişik il ve ilçelerinde dolaşarak 1971 yılına kadar vaaz ve sohbetlerde bulundu.

İlk olarak 1971 yılında İslami düşünce ve faliyetlerinden dolayı, 12 Mart muhtırasında mahkemeye çıkarıldı, 3 yıl hapis cezası aldı. 7 ay tutukluktan sonra serbest kaldı. Balıkesir'in Edremit ilçesi ve Manisa ilinde vaizlik görevlerini sürdüren Gülen, takiben İzmir Bornova ilçesi vaizliğine atandı.

1980 Askeri darbesi döneminde askeri yönetim tarafından hakkında çıkarılan tutuklama emri dolayısıyla resmi kurumlardan uzak durdu; 1986'da Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce takipsizlik kararı verildi. Bu dönemde devletle olan resmi ilişkisi kesilen Gülen 1989'da İstanbul ve İzmir'de "fahri" olarak vaazlara yeniden başladı ve 1992 yılına kadar bu vaazlarını sürdürdü.

VikiKaynak'ta bu konu ile ilgili metin bulunmaktadır:
Fethullah Gülen Hakkındaki Savcılık İddianamesi1 Ağustos 2000 yılında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, "İslami esaslara dayalı devlet kurabilmek için yaşadışı örgüt kurduğu" gerekçesiyle Fethullah Gülen'in 10 yıla kadar ağır hapse mahkûm edilmesi istendi. Gıyaben tutuklama kararının gerek görülmediği davanın, kesin hükme bağlanması, 2003 Mart ayında 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası'nın 1/4. maddesi uyarınca 5 yıl süresince ertelendi. Bu süre içinde Fethullah Gülen'in aynı cins veya daha ağır bir suç işlemesi durumunda yargılamanın yeniden başlaması kararlaştırıldı. 5 Mayıs 2006'da AKP hükümetinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda yaptığı değişiklikler, dikkate alınarak beraatine karar verildi.

Gülen, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek Mart 1999'den beri Pennsylvania ABD'de yaşamaktadır.

.