Mani/dr.lütfi Sezen

Mani/dr.lütfi Sezen

Maniler ve Toplumun Nabzı

GİRİŞ

Maniler, halkın sözlü anlatım geleneğinde yaşayarak nesilden nesle, ağızdan ağza dolaşıp günümüze kadar ulaşmış anonim halk edebiyatı ürünleridir. Çoğu kez toplumun büyük olaylarını yansıtırlar. Aşk, gurbet, ayrılık, hasret, ihanet, dua, beddua gibi vb. başlıca konularıdır. En belirgin özellikleri anonim oluşlarıdır. İlk söyleyenleri bilinmez. Dilden dile dolaşmaları, daha da zenginleşmelerine ve sanat değeri kazanmalarına yardımcı olur.

Mani sözcüğünün geçmişi ve kaynağı hakkında değişik görüşler vardır.

VEZİNSİZ GÜFTE

Ahmet Vefik Paşaya göre; “Usulsüz, darpsız, vezinsiz güftedir.” Şemsettin Sami maniyi bir tür değil, “ezgi ve nağme” olarak tanımlar. Fuat Köprülü, manilerin cinaslı olanlarına “tuyuğ” adını verir .Daha pek çok kaynak ve sözlükte çok farklı tanımları olan maninin yörelere göre değişik adları da vardır.Anadolu'nun bir çok yerinde “mani”, Kırım Türkleri'nde “mane, çink”, Azerbaycan'da “mahni” , Kazan ve Kırgız Türkleri'nde “aytıpa, kayım, çölenk, step”, Özbeklerde “koşyo, aşule” denildiği çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kadınların söylediklerine “meani”, erkeklerin söylediklerine “bayatı” denildiği herkesçe bilinmektedir.Doğu Anadolu Bölgesi'nde “meni”, diğer bölgelerde ise “mani” şekli yaygındır.

İLK MANİ KİTABI

Mani türü ile ilgili pek çok değerlendirme, inceleme ve derleme yapılmıştır.Bunlardan ilk ciddi çalışmanın Macar Türkolog İgnacsz Kunos'a ait olduğunu görüyoruz. Kunos, Balkanlar'da Türklerin yoğun olduğu çevrelerden derlediği 401 maniyi, “Osmanlı -Türk Halk Edebiyatı” isimli mecmuada neşretmiştir. İlk mani kitabı 1923'te, İstanbul Dârülfünûn'u Edebiyat Medresesi Mezunlar Cemiyeti'nin bastırdığı “Maniler” adlı kitaptır. Maniler üzerine ilk kapsamlı çalışma ise, Kilisli Muallim Rıfat tarafından yapılmıştır.1928 yılında Türkiyat Enstitüsü'nce yayınlanan kitapta 1760 mani vardır. Arap alfabesi ile yazılan bu kitap daha sonra Yard. Doç. Dr Ata Çalışkan tarafından Lâtin alfabesine göre yeniden düzenlenerek Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1996 yılında yayınlanmıştır.

MANİNİN ÖZELLİKLERİ

Maniyi diğer türlerden ayıran en önemli özelliği kafiye düzenidir. Kafiyelenişi çoğu kez aaxa şeklindedir. Bir örnek verecek olursak:

“Tabakta portakalsın/ Sözümüz burda kalsın/ Yılda bir kabrime gel/ Toprağım kokun alsın”

MANİ'DE BÜTÜNLÜK

Her mani kendi başına bir bütündür.Bir mani dörtlüğü ile diğer dörtlükler arasında bağ kurmak “maniyi tanımamak” demektir:

“Tokat bir bağ içinde/ Gülü bardağ içinde/ Tokat'tan yar sevenin/ Yüreği yağ içinde”

ANLAM VURGUSU

Manilerin ilk iki mısraı doldurmadır.Bunlarda pek anlam aranmaz.Asıl anlam son iki mısradadır.

“A benim bahtı yarim/ Gönülde tahtı yarim/ Yüzünde göz izi var/ Sana kim baktı yarim”

MANİLERDE HECE SAYISI

Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en yaygın ve zengin çeşitlerinden birisi olan manilerin her mısraı yedi hecelidir. Ama bazı hâllerde (davulcu manilerinde olduğu gibi) sekiz heceli manilere de rastlanılmaktadır.

“Davulumun ipi kaytan/ Kalmadı sırtımda mintan/Verin ağalar bahşişim/Alayım kendime mintan”

Bazı durumlarda maniler, dört mısralık dörtlük yerine daha uzamış bir biçimde olabilirler. O zaman ’aaxa' olan kafiye düzeni ’aaxaba' şekline dönüşür:

“Ağlarım çağlar gibi/ Derdim var dağlar gibi/ Ciğerden yaralıyam/ Gülerim çağlar gibi/ Her gelen bir gül ister/ Sahipsiz bağlar gibi “

CİNASLI MANİLER

Diğer bir mani çeşidi de “cinaslı mani”dir. Cinas, söz arasında yolunu bulup aynı kelimeyi farklı anlamlarda tekrarlamaktır.Cinaslı mani ise, yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı olan kelimelerin meydana getirdiği kafiyelerle yazılan mani çeşididir.Cinas , anlamı güçlendirdiği gibi, söyleyişi daha sanatlı yapabilmektedir. Cinaslı manilerde ilk kelime kafiye hazırlığı içindir ve cinas bu kafiyeden doğmaktadır:

“Sürüne/ Madem çoban değilsin/ Ardındaki sürü ne/ Beni yardan ayıran/Sürüm sürüm sürüne”

MANİLERİN TÜRK KÜLTÜRÜ'NDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Maniler Türk hayat tarzının vazgeçilmez ürünleridir. Doğumla başlayıp ölümle biten “geçiş dönemleri” dediğimiz; doğum, çocukluk, gençlik, evlenme ve ölümle ilgili duyguları dile getiren pek çok mani vardır.Ayrıca aşk, gurbet, ayrılık, hasret, kıskançlık, talihsizlik, nasihat, sitem, dua-beddua mani türünün başlıca konuları arasında yer almaktadır.Birkaç örnek vermekle yetineceğiz:

“Saçımda siyahım var/ Bülbül gibi ahım var/ Göz gördü gönül sevdi/ Benim ne günahım var(aşk)”

“Bu dağlar olmasaydı/ Sararıp solmasaydı/Ölüm Allah'ın emri/ Ayrılık olmasaydı” (ayrılık,gurbet)

“Entarimi keseyim/ Yastıklara basayım/ Yarimi eller almış/ Ben kendimi asayım”(talihsizlik)

“Arasa attım testi/ Aras bulandı geçti/ Emim oğlu muhannet/ Benim de vaktim geçti”(sitem)

“Al bürüncek bürün yar/ Bahçelerde sürün yar/ Benden gayri seversen/ Yılan ol da sürün yar “(kıskançlık)

TOKAT MANİLERİ

Tokat ve çevresi, halk edebiyatı ürünleri bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.1971-1978 yılları arasında bu şirin ilimizin tarihî bir kimliğe sahip olan Gazi Osman Paşa Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği görevinde bulunmuş, öğrencilerimin destek ve ilgileri ile bir kısım folklor ve halk edebiyatı ürünleri derlemiştim.Bunlardan bir bölümü Türk Folkloru Dergisi'nin Mayıs 1982 (sayı:34), Haziran 1982 (sayı:35), Ağustos 1982 (sayı:37)'de yayınlanmıştı.Eski notlarımı (halk tabiriyle eski defterleri) karıştırdığımda, Yeşilırmak üzerine Tokat'tan derlenmiş manilere rastladım. 25-30 yıl önce derlenen bu manilerin bir kısmında Yeşilırmak, “ırmak” olarak geçmektedir. Çünkü Yeşilırmak'la Tokat bütünleşmiştir ve Tokatlı bu nehre kısaca “ırmak” demektedir.

Bugün belki de unutulmaya yüz tutmuş olan Yeşilırmak, akrep, yılan ve madımak üzerine söylenen bu manileri Yeşil Tokat'ımızın çalışkan, güzel, sevecen insanlarının bilgisine sunmayı zevkli bir görev sayıyor, kültür değerlerimizin temel taşlarından olan manilerimizin gelecek kuşaklarca yaşatılmasını diliyorum.

I.YEŞİLIRMAKLA İLGİLİ MANİLER

“Al şalım mavi şalım/Yeşil ırmağı aşalım/Sen orada ben burda /Yar nasıl kavuşalım”

“Atım araptır benim/ İçkim şaraptır benim/ Yeşilırmak coşarsa/ Halim haraptır benim”

“Ay aydındır ışıktır/Yeşilırmak taşlıktır/Dedim yare gideyim/Yollarım karışıktır”

“Al şalvarı giyersin/Yeşilırmağı geçersin/Güzellikte eşin yok/Niçin bekâr gezersin”

“Ay aş da gel aş da gel/Yeşilırmağı aş da gel/Yarin ile kol kola/Kervana karış da gel “

“Beyaz işlik dikenler/Hep ırmaktan geçenler/Bakışından bellidir/Gizli sevda çekenler”

“Çimler bitti mi felek/ Bülbül öttü mü felek/Büyüttüm ırmak aldı/Keyfin arttı mı felek”

“Gül gül gibi solunca/Arı çiçeğe duyunca/Gel sevgilim kaçalım/Yeşilırmak boyunca”

“Hançeri taktı geçti /Ateşi yaktı geçti/Derdimi bilmez ırmak/Uzaktan aktı geçti”

“Her uçan kuş vurulmaz/Yeşilırmak durulmaz/Sabret ey gönül sabret/Dertsiz safa sürülmez”

“Irmağı aşırmadan/Doldurup taşırmadan/Tokat'a bir kavuşsam/Aklımı kaçırmadan”

“Irmağım coştun yine/Suyun bulandı yine/Ellerin yari geldi/Benimki no'ldu yine”

“Irmağın yolundayım/Padişah yurdundayım/El kaldır dilek dile/Kavuşmak derdindeyim”

“Irmak akar kayadan/Ben ölürüm yaradan/Bu başımın yazısı/Böyle yazdı yaradan”

“Irmak geçtim taşı yok/Yüzük buldum kaşı yok/Şurda bir kuş ötüyor/Benim gibi eşi yok”

“Irmak kıyısı buzdur/Oğlan atını gezdir/Atına nazar değmiş/Mollaya muska yazdır”

“Irmağın ortasında/Kına koydum tasında/Sana dünür göndercem/Mayısın ortasında”

“ Irmaktan geçeceğim/Yar yanına gideceğim/Yarim haber yollamış/Gidip de döneceğim”

“Irmak üstünde kayık/Güzel güzele layık/Çirkinleri yapsalar/Güzellere halayık”

“İnce çubuk iç de gel/Doldurup taşırmadan/Sen benimsin ben senin/Kervana karış da gel”

“Köprüden baka kaldım/Aşkından suya daldım/Yeşilırmak içinde/Kendimi senle sandım”

“Köprüden geçti yarim /Saç bağın düştü yarim/Irmağın kenarında/Eline ne geçti yarim”

“Mendilimi yolladım/Keseleri bağladım/Irmağın ötesinde/Tokat dedim ağladım

“Parmağım beştir benim/Yaşım on beştir benim/Yeşilırmak'tan geçtim/Emeğim boştur benim”

“Parmağımda tılısım /Yeyilırmak kurusun/Ben bugün yari gördüm/Şimdi sular durulsun”

“Tokat'tan yarim geçe/Yeşilırmağa düşe/Aramızı bozanın/Evine şivan düşe”

“Yeşilırmağım gider/Tokat'ı böler gider/Verin benim yarimi/Gözlerim açık gider”

“Yeşilırmağım kat kat/Seni sevdim hakikat/Benden gayri seversen/Çarpsın seni dört kitap”

“Yeşilırmak gür akar/Bakışların can yakar/Sokağa çıktığımda/Hovardalar yan bakar”

“Yeşilırmak hep akar/Ciğerim süngü takar/Sevdiğinden ayrılan/Kuzu gibi meler bakar”

“Yeşilırmak aktıkça/Yar uzaktan baktıkça/Yüreğim kan ağlıyor/Yardan ayrı durdukça”

“Yeşiırmak al oldu/Ciğerim dağlar oldu/Ben yardan ayrılalı/Gözlerim ağlar oldu”

“Yeşilırmak durur mu/Mektup yazsam olur mu/İkimize bir yastık/Acep kısmet olur mu”

“Yeşilırmak coştu yar/Zülfüne gül taktı yar/Süzüp süzüp gözünü?Yüreğimi yaktı yar

“Yeşilırmak coşanda/Sinekler kaynaşanda/Ben yarimi ararım/Eller bayramlaşanda”

“Yeşilırmağın taşına/Pembe örmüş başına/Bugün ben yari gördüm/Sürme çekmiş kaşına”

“Yeşilırmakta balık/Yüreğim sana layık/Biz nasıl görüşelim/Burası kalabalık”

“Yeşilırmak bulanık/Aşığın bağrı yanık/Bu ne müşkül sevdadır/El uyur ben uyanık”

“Yeşilırmak çağlamaz/Erkek olan ağlamaz/Hırçınlık eden kıza/Kimse gönül bağlamaz”

“Yeşilırmak derindir/Dere gibi serindir/Beni kayır nazlı yar /Elbet Allah kerimdir”

“Yeşilırmak akarsın/Güller gibi kokarsın/İki sevdalıyız biz/Hangimize bakarsın”

“Yeşilırmak pendi döver/Göver bostanım göver /Anadan yetim kaldım/Her gelen beni döver”

“Yeşilırmak kumuyum/Balıkların puluyum/Doğru söylen komşular/Ben de Allah kuluyum”

“Yeşilırmak bulanık/Başta durmaz bu sarık/Yarim bana bir su ver/Belki yolda susarık “

“Yeşilırmak yanında/Bir güzele vuruldum/Güzel yüz vermeyince /Derdinden verem oldum

“Yeşilırmak sazları”Vak vak öter kazları”Sürmelidir gözleri/Şu Tokatın kızları”

“Yeşilırmak bulanır/İner ova sulanır/O güzelin huyudur/Yürürkene sallanır”

“Yeşilırmak akar mı /Kenarını yıkar mı/Ay gibi yari olan/Hiç yıldıza bakar mı”

“Yeşilırmak yamacı/Suyu zehirden acı/Hasta olan kızların/Oğlanlardır ilacı”

“Yeşilırmak geçilmez/İçindeki seçilmez/Ne kadar küsmüş olsam/Yar tatlıdır geçilmez”

“Yeşilırmak suyuna/Kaynak diyorlar yarim/İki güzel sevene/Manyak diyorlar yarim”

II.YILAN VE AKREPLİ MANİLER

Al bürüncek bürün yar

Konaklardan görün yar

Benden gayri seversen

Yılan ol da sürün yar

Akrep küçük tutulmaz

Ona kurşun atılmaz

Akrebin yaptığı çok

Ettiği unutulmaz

Akrep düştü toprağa

İşe karışı ağa

Akrepten çok sakının

Gece gelir yatağa

Aktaşı kaldırsalar

Yılanı öldürseler

Küçükten yar seveni

Cennete gönderseler

Aktaşı kaldır da gel

Yılanı öldür de gel

Madem bende gözün var

Keseyi doldur da gel

Adilem der şahmâran

Ya şahmeran ya yılan

Zülüf müdür tel midir

O gerdana yayılan

Avluya basamadım

Yılanı asamadım

Güzeli sevdim ama

Bağrıma basamadım

Al tomarım tomarım

Tutar sana yollarım

Bir dağ yılanı gibi

Kız başına konarım

Akrep geldi ısırdı

O yar bana ısındı

Gel de seveyim dedim

Güldü hemen sevindi

Akreplerin yuvası

Rüzgârdan bozuluyor

Güzellerin sürüsü

Uzaktan süzülüyor

Akrepler yuva yapmış

Şu bükün tepesine

Kızlar niye varmasın

Tokat'ın efesine

.

Mani/dr.lütfi Sezen

B’R S’MMAN’ H’KAYES’

".S’mmani bir g’n, hayvan otard’’’ Ablakta’’’na babas’ ile birlikte gidiyor. ’ok zamandan beri oraya gitmemi’ olan babas’ birden:

- Eyvah o’ul... Buralara ne olmu’? Buralar Erenler yata’’d’r, buralar ziyaret yeridir. O’ul H’seyin, buran’n ta’lar’n’ dikenlerini temizle, g’n gelir ki ecrini g’r’rs’n, demi’.

Babas’ gittikten sonra, hayvanlar bir tarafta otlarken, S’mmani de babas’n’n s’z’n’ tutarak ta’lar’ ve dikenleri ay’klam’’, ’yle s’ca’’ bast’r’nca yorulmu’ ve uyumu’ ve orac’kta ’u r’yay’ g’rm’’:

K’rk g’vercin ile ’’ dervi’ gelmi’, dervi’ler bir ye’il yaprak ’zerine ’’ harf yazm’’, bunu S’mmani’ye g’stermi’ler, ve O’na 'Bunu Oku demi’ler. S’mmani de: "Ben okumak bilmem" demi’.

Dervi’ler hemen orac’kta S’mmani’ye bunu okuyacak kadar ’’retmi’ler. O da bu yaz’y’ okumu’. Buradaki harfler (G.P.’) imi’ Bunlar; dervi’lerin kendisine az sonra g’sterecekleri (G’LPER’) nin ad’n’n ba’, orta ve son harfleri imi’. Dervi’ler bundan sonra S’mmani'ye "Bade" vermi’ler. S’mmani ilk badeyi zorlukla i’mi’ ve i’erken dervi’ler:

- ’’ o’ul! Sevdi’in k’z’n a’k’nad’r. Vilayeti ’in ma’in, ’ehri Bedah’an, babas’ Abbas Han, Ad’ G’LPER’'dir, demi’ler.

S’mmani badeyi i’ince G’lperi'yi kar’’s’nda g’rm’’.

Bu defa dervi’ler k’za d’nerek:

- ’’ k’z’m. Sevdi’in delikanl’ a’k’nad’r. Vilayeti Erzurum kazas’ Narman, K’y’ Samikale, ad’ H’seyin, demi’ler.

G’lperi de badeyi i’mi’, ’kisi de ’’er kadehi tamamlam’’lar. Badeler i’ilince k’z ortadan yok olmu’. Dervi’ler S’mmani'yi ka’’rm’’lar. Deryalar'dan, ormanlardan, canavarl’ da’lardan, taz’ kadar b’y’k kar’ncalar aras’ndan ge’irmi’ler. Sonra, Bedah’anda bir saraya indirmi’ler. Buras’ Abbas Han’n saray’ imi’. Burada G’lperi'yi O'na tekrar g’stermi’ler. O s’rada uyanm’’, kendisini kan ter i’inde bulmu’. Ablak ta’’nda g’nd’z uykuya dalan S’mmani uyand’’’nda gece karanl’’’d’r.

S’mmani etraf’na bak’n’r hayvanlar’n’ da bulamaz. ’’inde b’y’k ’’pheler ve endi’eler ta’’yarak ’a’k’n ’a’k’n k’y’ne d’nerken ’n’ne bir K’r atl’ ’’kar. S’mmani tekrar ’a’’r’r. K’r atl’ S’mmani'ye selam verdikten sonra:

- ’a’’rma o’lum! Bundan sonra senin ad’n "S’mmani" dir. Uykuda ne g’rd’nse ’’ ay kimseye s’yleme!

Dedikten sonra, at’n’ s’rm’’ gitmi’. S’mmani k’ye gelmi’, ’’ ay kimseye bir ’ey s’ylememi’. Aradan ’’ ay ge’tikten sonra bir k’’ g’n’ k’y’n odas’nda otururlarken, k’yl’ler s’ra ile t’rk’ s’yl’yorlarm’’. S’ra S’mmani'ye gelince "Tek-Tek" redifli bir ko’ma s’ylemi’ ve orda bulunanlar’n hemen be’enisini kazanm’’.

A’’k S’mmani'nin bade i’i’ini anlatan ko’mas’ ’’yledir:

Uyand’m gafletten oldum peri’an

Bir nur do’du alem oldu ’r’’an

Selam verdi bana hob dervi’an

Lisanlar’ bir ho’ sadas’ tek tek

Ald’lar abdesti uyand’m hapdan

Dediler asl’n’z hak’ t’rabdan

Okuttular ’’ harfi ye’il yapraktan

Okudum harfini noktas’n tek tek.

Okudum harfini zihnim buland’

Yaralar’m g’z g’z oldu suland’

Bakt’m ’ar k’’ede kadeh doland’

Nu’ettim pirlerin badesin tek tek

Dediler S’mmani gel ’ekme elem

Ad’n’ ’’r’t’r derd ile verem

Senin i’in d’nyada kavu’mak haram

B’yle yazm’’ kalem Hudas’n tek tek.

D’NER M’ KAVL’NDEN SITKI SADIKLAR’

Aradan g’nler aylar ge’iyor. G’lperi g’nd’zleri hayalinde geceleri hep d’’’ndedir. G’nler ge’tik’e "G’lperi" nin sevgisine dayanamayacak hale geliyor ve O'nu aramaya karar veriyor. K’y’nden ayr’l’rken "D’’’’t’r’ redifli ko’mas’n’ s’yl’yor.

S’mmani; Kafkasya’y’, ’ran’’ dola’t’ktan sonra, sevgilisini bulamadan d’n’yor. Giderken yolda bir ’ranl’ K’z g’r’yor, buna da k’nal’" redifli ko’may’ s’yl’yor.

S’mmani, k’y’ne d’nd’kten sonra on y’ldan fazla kal’yor. Bir gece r’yas’nda "Hazreti Pir" O' na K’r’m’a gitmesini s’yl’yor. Hemen karar’n’ veriyor ve kalk’yor K’r’m’a gidiyor. K’r’m’da ’spirli Muharrem Usta ad’nda bir f’r’nc’ buluyor. O yerlerin garibi olan S’mmani'ye bu Muharrem Usta ’ok yard’mda bulunuyor.

K’r’m’da bir saray varm’’, bunun kap’s’nda bir ta’ asiliymi’. Bu ta’’n alt’ndan ge’ip i’eri girmek isteyenler g’nahs’z iseler ge’ebilirlermi’. G’nahl’ olanlar girmek isterlerse ta’ al’alarak ba’lar’na vurur, sersemleyerek geri d’nerlermi’. Muharrem Usta, S’mmani’yi bu saraya girmeye te’vik etmi’. O da raz’ olmu’, abdest alarak kap’ya yana’m’’ ve ta’ ba’’na vurmadan i’eri girmi’. S’mmani bu sarayda g’rd’klerini bir destan’nda anlat’yor.

S’mmani K’r’m'dan d’nd’kten sonra art’k "Menk’be" sahnelerinin perdesi kapan’yor.

S’mmani, 1912 y’l’nda tekrar Erzurum'a d’n’yor. 1915 y’l’na kadar hep k’y’nde kal’yor. 1915 y’l’n’n bir sonbahar g’n’ yapraklar d’k’l’rken O'nun ’ld’’’ haberi k’ye yay’l’yor. Bu haberi duyan b’t’n dostlar’, hem’erileri ve y’re halk’ g’nlerce a’lad’lar, a’lad’lar...

Ma’ukas’na kavu’amayan S’mmani bir d’rtl’’’n’ ’’yle yazm’’:

’D’ner mi kavlinden S’tk’ sad’klar

Dost ile dost olur ba’r’ yan’klar

A’k kayd’na ge’ti bunca a’’klar

S’mmani'yi derkenara yazm’’lar. ’

Ba’ka bir ’iirinde de:

’Ta ezelden beri bir g’zele meftunum

Dostlar bu a’k etti pek bizar beni

Yitirdim Leyla'm’ ben bir Mecnunum

Y’llar var terk etmez ah-’ zar beni.

Bana derler alevin yok k’z’n yok

Bu d’nyada itibarin s’z’n yok

Yoklad’m kendimi bir kem ’z’m yok

Yare ’ekva k’lm’’ ruzig’r beni

S’mmani'yem kendi kendim oklad’m

’adl’k taksiminde ismim saklad’m

Yarin fikir defterini yoklad’m

Yazm’’ bundan b’yle ihtiyar beni. ’

ANON’M HALK EDEB’YATI

Anonim halk edebiyat’, halk’n ortak mal’d’r. As’rlardan beri a’’zdan a’’za s’ylenegelmi’tir. S’yleyenleri ve yazanlar’ belli de’ildir. S’zl’, ’ok kere besteli, yabanc’ etkilerden uzak naz’m ’l’’s’ hece olan edebiyatt’r. S’zl’ yay’lmas’ genellikle naz’m yoluyla olur. Masal gibi d’z yaz’larda bile i’ kafiyelere ve tekerlemelere rastlan’l’r. Naz’m par’alar’ cinas ve yar’m kafiye a’’rl’kl’d’r.

Kerem ile Asl’, ’’’k Garip Asuman ’le Zeycan, Erci’li Emrah ’le Selvihan, K’ro’lu, Elif ile Yaral’ Mahmut vb. halk hik’yelerinde de nesir-naz’m kar’’’k bir anlat’m ’ekli vard’r. Mani, ninni, t’rk’, destan, masal, efsane, halk hik’yesi, f’kra, atas’z’, deyim, dua-beddua, a’’t, bilmece, tekerleme, yemin... vb. anonim halk edebiyat’ t’rleri aras’nda yer almaktad’r. Birka’ ’rnek verecek olursak:

T’RK HALK K’LT’R’ B’R UMMANDIR’

Mani, toplumun b’y’k olaylar’n’, ya’ant’s’n’ yans’tan naz’m t’rlerinden biridir. Mani s’zc’’’n’n ge’mi’i ve kayna’’ hakk’nda de’i’ik g’r’’ler vard’r. A. Vefik Pa’a’ya g’re: Usuls’z, darps’z, vezinsiz g’ftedir. ’emsettin Sami maniyi bir t’r de’il, ezgi, ’ekil ve na’me olarak tan’mlar.

Manilerin farkl’ y’relerde de’i’ik adlar’ vard’r. Anadolu’nun bir ’ok yerinde mani, K’r’m T’rklerinde mane, ’ing; Azerbaycan’da mahni; Kazan ve K’rg’z T’rklerinde aytipa, kay’m, ’’lenk, step; ’zbeklerde ko’yo , a’ule denildi’i ileri s’r’lmektedir. G’neydo’u Anadolu B’lgesi’nde kad’nlar’n s’ylediklerine meani; erkeklerin s’ylediklerine bayat’ denir. Erzurum ve ’evresinde, mani veya meni bi’imi yayg’nd’r.

Maniler, halk’n s’zl’ anlat’m gelene’inde ya’ayan, nesilden nesile, a’’zdan a’’za dola’an ve bu yolla g’n’m’ze kadar gelebilen anonim halk edebiyat’ ’r’nleridir. En belirgin ’zellikleri anonim olu’lar’d’r. ’lk s’yleyenleri bilinmez. A’’zdan a’’za, nesilden nesile ge’erken sanat de’erleri artar.

Maniyi di’er t’rlerden ay’ran en ’nemli ’zelli’i kafiye d’zenidir. Bu ’o’u kez ’ a,a,x,a’ ’eklindedir. Her mani kendi ba’’na ba’’ms’z bir b’t’nd’r. Manilerin ilk iki m’sra’ doldurmad’r. Bunlarda anlam aranmaz. As’l s’ylenmek istenen son iki m’srada verilmi’tir. Bir ’rnek verecek olursak:

’Baklalar ’apa ister

’apac’ para ister

Kaynanam ’’yle dursun

G’r’mcem sopa ister

Mendilim tural’d’r

Sevdi’im bural’d’r

Ge’me kap’m ’n’nden

Y’re’im yaral’d’r

Di’er bir mani ’e’idi de cinasl’ manidir. Cinas, s’z aras’nda yolunu bulup ayn’ kelimeyi farkl’ anlamlarla tekrarlamakt’r. Cinasl’ mani ise yaz’l’’’ ve s’yleni’i ayn’, fakat anlamlar’ farkl’ olan kelimelerin meydana getirdi’i kafiyelerle yaz’lan maniye denir. Cinasl’ maniler daha ’ok ’stanbul manileridir. Bu manilerde kafiyelerin cinasl’ olmas’ anlam’ zenginle’tirir. Cinasl’ manilerde ilk kelime kafiye haz’rl’’’ i’indir. Cinas bu kelimeden do’maktad’r. ’rnek:

Azizim g’l ’’’d’

’i’ d’’t’ g’l ’’’d’

Bir g’ld’n akl’m ald’n

O nas’l g’l’’’d’

K’rk’n’

Bakt’n hasm’n gariptir

’ek b’’a’’ k’r k’n’

Sen gibi hovardan’n

’ok g’rm’’’m k’rk’n’

N’NN’LER’ HASIL DA UNUTTUK’

Macar T’rkolog ’gnacz Kunos’un ifadesiyle ninniler, T’rk hayat tarz’n’n en mill’, T’rkl’’e en has olan’d’r. Anne, s’tnine veya ’ocu’a bakan kimse taraf’ndan s’ylenen s’zlerdir. Bat’ T’rk’e’sinde bu kelimeye ba’l’ olarak ninni ’almak ve ninni s’ylemek deyimleri do’mu’tur. Ninniye: Azer’ T’rkleri laylay, Kerk’k T’rkleri leyley, T’rkmenler hudi, ’zbekler elle, Kazaklar ise, bi’ik ciri: be’ik t’rk’s’ ad’n’ vermektedirler.

Ninniler anonim halk edebiyat’ ’r’nlerindendir. D’rtl’klerle s’ylenirler. Tek d’rtl’kten meydana gelen ninniler oldu’u gibi, birden ’ok d’rtl’kten olu’an ninniler de vard’r.

Ninniler ’ocuk emzirilip kundakland’ktan sonra sal’ncakta, be’ikte veya kucakta sallan’p uyutulmaya ’al’’’l’rken kad’nlar taraf’ndan s’ylenilir. ’zel bir ezgisi vard’r.

Ninniler yap’ bak’m’ndan manilere benzerler. Anlamlar’ b’y’kleri, ritimleri de ’ocuklar’ etkileyecek niteliktedir. ’l’’ ve kafiyeleni’i pek d’zenli de’ildir. Her d’rtl’’’n sonunda h’ h’ veya ee ee denilmesi ve m’sra sonlar’nda ninni s’z’n’n tekrar edilmesi ba’l’ca ’zelliklerindendir. Do’u Anadolu B’lgesinde nenni olarak da bilinen ninni ye iki ’rnek vermekle yetiniyoruz.:

N’NN’ SANA HO’ MU GEL’R

Ninni sana ho’ mu gelir

El’ g’zden ya’ m’ gelir

Baban handan bo’ mu gelir

Ninni yavrum ninni

Ninni kuzum ninni

Uzun kavak boyun olsun

Salk’m s’’’t dal’n olsun

Benim uykum senin olsun

Ovada ’iftli’in i’lesin

’’lde davar’n k’’las’n

Allah hanene ba’’’las’n

.