Mani/dr.lütfi Sezen
Mustafa Çetin Baydar tarafından Sa, 11/19/2013 - 17:33 tarihinde gönderildiManiler ve Toplumun Nabzı
GİRİŞ
Maniler, halkın sözlü anlatım geleneğinde yaşayarak nesilden nesle, ağızdan ağza dolaşıp günümüze kadar ulaşmış anonim halk edebiyatı ürünleridir. Çoğu kez toplumun büyük olaylarını yansıtırlar. Aşk, gurbet, ayrılık, hasret, ihanet, dua, beddua gibi vb. başlıca konularıdır. En belirgin özellikleri anonim oluşlarıdır. İlk söyleyenleri bilinmez. Dilden dile dolaşmaları, daha da zenginleşmelerine ve sanat değeri kazanmalarına yardımcı olur.
Mani sözcüğünün geçmişi ve kaynağı hakkında değişik görüşler vardır.
VEZİNSİZ GÜFTE
Ahmet Vefik Paşaya göre; “Usulsüz, darpsız, vezinsiz güftedir.” Şemsettin Sami maniyi bir tür değil, “ezgi ve nağme” olarak tanımlar. Fuat Köprülü, manilerin cinaslı olanlarına “tuyuğ” adını verir .Daha pek çok kaynak ve sözlükte çok farklı tanımları olan maninin yörelere göre değişik adları da vardır.Anadolu'nun bir çok yerinde “mani”, Kırım Türkleri'nde “mane, çink”, Azerbaycan'da “mahni” , Kazan ve Kırgız Türkleri'nde “aytıpa, kayım, çölenk, step”, Özbeklerde “koşyo, aşule” denildiği çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kadınların söylediklerine “meani”, erkeklerin söylediklerine “bayatı” denildiği herkesçe bilinmektedir.Doğu Anadolu Bölgesi'nde “meni”, diğer bölgelerde ise “mani” şekli yaygındır.
İLK MANİ KİTABI
Mani türü ile ilgili pek çok değerlendirme, inceleme ve derleme yapılmıştır.Bunlardan ilk ciddi çalışmanın Macar Türkolog İgnacsz Kunos'a ait olduğunu görüyoruz. Kunos, Balkanlar'da Türklerin yoğun olduğu çevrelerden derlediği 401 maniyi, “Osmanlı -Türk Halk Edebiyatı” isimli mecmuada neşretmiştir. İlk mani kitabı 1923'te, İstanbul Dârülfünûn'u Edebiyat Medresesi Mezunlar Cemiyeti'nin bastırdığı “Maniler” adlı kitaptır. Maniler üzerine ilk kapsamlı çalışma ise, Kilisli Muallim Rıfat tarafından yapılmıştır.1928 yılında Türkiyat Enstitüsü'nce yayınlanan kitapta 1760 mani vardır. Arap alfabesi ile yazılan bu kitap daha sonra Yard. Doç. Dr Ata Çalışkan tarafından Lâtin alfabesine göre yeniden düzenlenerek Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1996 yılında yayınlanmıştır.
MANİNİN ÖZELLİKLERİ
Maniyi diğer türlerden ayıran en önemli özelliği kafiye düzenidir. Kafiyelenişi çoğu kez aaxa şeklindedir. Bir örnek verecek olursak:
“Tabakta portakalsın/ Sözümüz burda kalsın/ Yılda bir kabrime gel/ Toprağım kokun alsın”
MANİ'DE BÜTÜNLÜK
Her mani kendi başına bir bütündür.Bir mani dörtlüğü ile diğer dörtlükler arasında bağ kurmak “maniyi tanımamak” demektir:
“Tokat bir bağ içinde/ Gülü bardağ içinde/ Tokat'tan yar sevenin/ Yüreği yağ içinde”
ANLAM VURGUSU
Manilerin ilk iki mısraı doldurmadır.Bunlarda pek anlam aranmaz.Asıl anlam son iki mısradadır.
“A benim bahtı yarim/ Gönülde tahtı yarim/ Yüzünde göz izi var/ Sana kim baktı yarim”
MANİLERDE HECE SAYISI
Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en yaygın ve zengin çeşitlerinden birisi olan manilerin her mısraı yedi hecelidir. Ama bazı hâllerde (davulcu manilerinde olduğu gibi) sekiz heceli manilere de rastlanılmaktadır.
“Davulumun ipi kaytan/ Kalmadı sırtımda mintan/Verin ağalar bahşişim/Alayım kendime mintan”
Bazı durumlarda maniler, dört mısralık dörtlük yerine daha uzamış bir biçimde olabilirler. O zaman ’aaxa' olan kafiye düzeni ’aaxaba' şekline dönüşür:
“Ağlarım çağlar gibi/ Derdim var dağlar gibi/ Ciğerden yaralıyam/ Gülerim çağlar gibi/ Her gelen bir gül ister/ Sahipsiz bağlar gibi “
CİNASLI MANİLER
Diğer bir mani çeşidi de “cinaslı mani”dir. Cinas, söz arasında yolunu bulup aynı kelimeyi farklı anlamlarda tekrarlamaktır.Cinaslı mani ise, yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı olan kelimelerin meydana getirdiği kafiyelerle yazılan mani çeşididir.Cinas , anlamı güçlendirdiği gibi, söyleyişi daha sanatlı yapabilmektedir. Cinaslı manilerde ilk kelime kafiye hazırlığı içindir ve cinas bu kafiyeden doğmaktadır:
“Sürüne/ Madem çoban değilsin/ Ardındaki sürü ne/ Beni yardan ayıran/Sürüm sürüm sürüne”
MANİLERİN TÜRK KÜLTÜRÜ'NDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Maniler Türk hayat tarzının vazgeçilmez ürünleridir. Doğumla başlayıp ölümle biten “geçiş dönemleri” dediğimiz; doğum, çocukluk, gençlik, evlenme ve ölümle ilgili duyguları dile getiren pek çok mani vardır.Ayrıca aşk, gurbet, ayrılık, hasret, kıskançlık, talihsizlik, nasihat, sitem, dua-beddua mani türünün başlıca konuları arasında yer almaktadır.Birkaç örnek vermekle yetineceğiz:
“Saçımda siyahım var/ Bülbül gibi ahım var/ Göz gördü gönül sevdi/ Benim ne günahım var(aşk)”
“Bu dağlar olmasaydı/ Sararıp solmasaydı/Ölüm Allah'ın emri/ Ayrılık olmasaydı” (ayrılık,gurbet)
“Entarimi keseyim/ Yastıklara basayım/ Yarimi eller almış/ Ben kendimi asayım”(talihsizlik)
“Arasa attım testi/ Aras bulandı geçti/ Emim oğlu muhannet/ Benim de vaktim geçti”(sitem)
“Al bürüncek bürün yar/ Bahçelerde sürün yar/ Benden gayri seversen/ Yılan ol da sürün yar “(kıskançlık)
TOKAT MANİLERİ
Tokat ve çevresi, halk edebiyatı ürünleri bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.1971-1978 yılları arasında bu şirin ilimizin tarihî bir kimliğe sahip olan Gazi Osman Paşa Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği görevinde bulunmuş, öğrencilerimin destek ve ilgileri ile bir kısım folklor ve halk edebiyatı ürünleri derlemiştim.Bunlardan bir bölümü Türk Folkloru Dergisi'nin Mayıs 1982 (sayı:34), Haziran 1982 (sayı:35), Ağustos 1982 (sayı:37)'de yayınlanmıştı.Eski notlarımı (halk tabiriyle eski defterleri) karıştırdığımda, Yeşilırmak üzerine Tokat'tan derlenmiş manilere rastladım. 25-30 yıl önce derlenen bu manilerin bir kısmında Yeşilırmak, “ırmak” olarak geçmektedir. Çünkü Yeşilırmak'la Tokat bütünleşmiştir ve Tokatlı bu nehre kısaca “ırmak” demektedir.
Bugün belki de unutulmaya yüz tutmuş olan Yeşilırmak, akrep, yılan ve madımak üzerine söylenen bu manileri Yeşil Tokat'ımızın çalışkan, güzel, sevecen insanlarının bilgisine sunmayı zevkli bir görev sayıyor, kültür değerlerimizin temel taşlarından olan manilerimizin gelecek kuşaklarca yaşatılmasını diliyorum.
I.YEŞİLIRMAKLA İLGİLİ MANİLER
“Al şalım mavi şalım/Yeşil ırmağı aşalım/Sen orada ben burda /Yar nasıl kavuşalım”
“Atım araptır benim/ İçkim şaraptır benim/ Yeşilırmak coşarsa/ Halim haraptır benim”
“Ay aydındır ışıktır/Yeşilırmak taşlıktır/Dedim yare gideyim/Yollarım karışıktır”
“Al şalvarı giyersin/Yeşilırmağı geçersin/Güzellikte eşin yok/Niçin bekâr gezersin”
“Ay aş da gel aş da gel/Yeşilırmağı aş da gel/Yarin ile kol kola/Kervana karış da gel “
“Beyaz işlik dikenler/Hep ırmaktan geçenler/Bakışından bellidir/Gizli sevda çekenler”
“Çimler bitti mi felek/ Bülbül öttü mü felek/Büyüttüm ırmak aldı/Keyfin arttı mı felek”
“Gül gül gibi solunca/Arı çiçeğe duyunca/Gel sevgilim kaçalım/Yeşilırmak boyunca”
“Hançeri taktı geçti /Ateşi yaktı geçti/Derdimi bilmez ırmak/Uzaktan aktı geçti”
“Her uçan kuş vurulmaz/Yeşilırmak durulmaz/Sabret ey gönül sabret/Dertsiz safa sürülmez”
“Irmağı aşırmadan/Doldurup taşırmadan/Tokat'a bir kavuşsam/Aklımı kaçırmadan”
“Irmağım coştun yine/Suyun bulandı yine/Ellerin yari geldi/Benimki no'ldu yine”
“Irmağın yolundayım/Padişah yurdundayım/El kaldır dilek dile/Kavuşmak derdindeyim”
“Irmak akar kayadan/Ben ölürüm yaradan/Bu başımın yazısı/Böyle yazdı yaradan”
“Irmak geçtim taşı yok/Yüzük buldum kaşı yok/Şurda bir kuş ötüyor/Benim gibi eşi yok”
“Irmak kıyısı buzdur/Oğlan atını gezdir/Atına nazar değmiş/Mollaya muska yazdır”
“Irmağın ortasında/Kına koydum tasında/Sana dünür göndercem/Mayısın ortasında”
“ Irmaktan geçeceğim/Yar yanına gideceğim/Yarim haber yollamış/Gidip de döneceğim”
“Irmak üstünde kayık/Güzel güzele layık/Çirkinleri yapsalar/Güzellere halayık”
“İnce çubuk iç de gel/Doldurup taşırmadan/Sen benimsin ben senin/Kervana karış da gel”
“Köprüden baka kaldım/Aşkından suya daldım/Yeşilırmak içinde/Kendimi senle sandım”
“Köprüden geçti yarim /Saç bağın düştü yarim/Irmağın kenarında/Eline ne geçti yarim”
“Mendilimi yolladım/Keseleri bağladım/Irmağın ötesinde/Tokat dedim ağladım
“Parmağım beştir benim/Yaşım on beştir benim/Yeşilırmak'tan geçtim/Emeğim boştur benim”
“Parmağımda tılısım /Yeyilırmak kurusun/Ben bugün yari gördüm/Şimdi sular durulsun”
“Tokat'tan yarim geçe/Yeşilırmağa düşe/Aramızı bozanın/Evine şivan düşe”
“Yeşilırmağım gider/Tokat'ı böler gider/Verin benim yarimi/Gözlerim açık gider”
“Yeşilırmağım kat kat/Seni sevdim hakikat/Benden gayri seversen/Çarpsın seni dört kitap”
“Yeşilırmak gür akar/Bakışların can yakar/Sokağa çıktığımda/Hovardalar yan bakar”
“Yeşilırmak hep akar/Ciğerim süngü takar/Sevdiğinden ayrılan/Kuzu gibi meler bakar”
“Yeşilırmak aktıkça/Yar uzaktan baktıkça/Yüreğim kan ağlıyor/Yardan ayrı durdukça”
“Yeşiırmak al oldu/Ciğerim dağlar oldu/Ben yardan ayrılalı/Gözlerim ağlar oldu”
“Yeşilırmak durur mu/Mektup yazsam olur mu/İkimize bir yastık/Acep kısmet olur mu”
“Yeşilırmak coştu yar/Zülfüne gül taktı yar/Süzüp süzüp gözünü?Yüreğimi yaktı yar
“Yeşilırmak coşanda/Sinekler kaynaşanda/Ben yarimi ararım/Eller bayramlaşanda”
“Yeşilırmağın taşına/Pembe örmüş başına/Bugün ben yari gördüm/Sürme çekmiş kaşına”
“Yeşilırmakta balık/Yüreğim sana layık/Biz nasıl görüşelim/Burası kalabalık”
“Yeşilırmak bulanık/Aşığın bağrı yanık/Bu ne müşkül sevdadır/El uyur ben uyanık”
“Yeşilırmak çağlamaz/Erkek olan ağlamaz/Hırçınlık eden kıza/Kimse gönül bağlamaz”
“Yeşilırmak derindir/Dere gibi serindir/Beni kayır nazlı yar /Elbet Allah kerimdir”
“Yeşilırmak akarsın/Güller gibi kokarsın/İki sevdalıyız biz/Hangimize bakarsın”
“Yeşilırmak pendi döver/Göver bostanım göver /Anadan yetim kaldım/Her gelen beni döver”
“Yeşilırmak kumuyum/Balıkların puluyum/Doğru söylen komşular/Ben de Allah kuluyum”
“Yeşilırmak bulanık/Başta durmaz bu sarık/Yarim bana bir su ver/Belki yolda susarık “
“Yeşilırmak yanında/Bir güzele vuruldum/Güzel yüz vermeyince /Derdinden verem oldum
“Yeşilırmak sazları”Vak vak öter kazları”Sürmelidir gözleri/Şu Tokatın kızları”
“Yeşilırmak bulanır/İner ova sulanır/O güzelin huyudur/Yürürkene sallanır”
“Yeşilırmak akar mı /Kenarını yıkar mı/Ay gibi yari olan/Hiç yıldıza bakar mı”
“Yeşilırmak yamacı/Suyu zehirden acı/Hasta olan kızların/Oğlanlardır ilacı”
“Yeşilırmak geçilmez/İçindeki seçilmez/Ne kadar küsmüş olsam/Yar tatlıdır geçilmez”
“Yeşilırmak suyuna/Kaynak diyorlar yarim/İki güzel sevene/Manyak diyorlar yarim”
II.YILAN VE AKREPLİ MANİLER
Al bürüncek bürün yar
Konaklardan görün yar
Benden gayri seversen
Yılan ol da sürün yar
Akrep küçük tutulmaz
Ona kurşun atılmaz
Akrebin yaptığı çok
Ettiği unutulmaz
Akrep düştü toprağa
İşe karışı ağa
Akrepten çok sakının
Gece gelir yatağa
Aktaşı kaldırsalar
Yılanı öldürseler
Küçükten yar seveni
Cennete gönderseler
Aktaşı kaldır da gel
Yılanı öldür de gel
Madem bende gözün var
Keseyi doldur da gel
Adilem der şahmâran
Ya şahmeran ya yılan
Zülüf müdür tel midir
O gerdana yayılan
Avluya basamadım
Yılanı asamadım
Güzeli sevdim ama
Bağrıma basamadım
Al tomarım tomarım
Tutar sana yollarım
Bir dağ yılanı gibi
Kız başına konarım
Akrep geldi ısırdı
O yar bana ısındı
Gel de seveyim dedim
Güldü hemen sevindi
Akreplerin yuvası
Rüzgârdan bozuluyor
Güzellerin sürüsü
Uzaktan süzülüyor
Akrepler yuva yapmış
Şu bükün tepesine
Kızlar niye varmasın
Tokat'ın efesine
.